28 Aralık 2009 Pazartesi

DOĞAL ORTAMIN TERCİH EDİLME VE DEĞİŞTİRİLME NEDENLERİ

Türkiye’deki coğrafi bölgeler baktığımızda nüfus dağılımının eşit olmadığını fark ederiz. Kimi bölgelerimiz daha kalabalıkken bazıları oldukça tenhadır. Bu farkların oluşmasının çeşitli nedenleri vardır. Arkadaşınız Mertcan bu nedenleri sizler için araştırdı. Ona kulak verelim.
Bir bölgenin iklim özellikleri, yer şekilleri, toprağın verimi, ulaşımı, yeraltı kaynakları, endüstrileşmesi, turizmi bir yere yerleşme nedenleri olarak belirleyicidir.
Ülkemizin üç büyük kenti olan İstanbul, Ankara ve İzmir’i ele alalım. Bu şehirler nüfus yoğunluğu fazla olan şehirlerdir. Nedenlerini birlikte inceleyelim:
Yukarıda arkadaşınızın belirlediği özelliklere göre; İstanbul’un yer şekilleri yerleşime elverişlidir. Ulaşım olarak Asya, Avrupa ve Afrika kıtalarının arasında olduğu için bir kavşak noktasıdır. Bu da ticaret açısından önemini vurgular. Ayrıca sanayi açısından da gelişmiş bir şehrimizdir. Bu sayede birçok insana iş imkânı sağlanmaktadır.
Ankara, başkentimiz olması nedeniyle yönetimin toplandığı bir merkezdir. Bu sebeple burada birçok iş sahası açılmıştır. Bakanlık ve bakanlıklara bağlı merkezler Ankara’dadır. Bu yüzden nüfusu yoğundur.
İzmir, Ege Bölgesi’nin incisi olarak tanınır. Verimli tarım alanları ve elverişli ulaşım imkânları olan bir şehirdir. Doğal bir limana sahip olması da ticaret açısından gelişmesini sağlamıştır. Üstelik dağlar denize dik uzandığı için iç kesimlerle ulaşım kolaydır. Akdeniz ikliminin görüldüğü İzmir’de mevsimler elverişli yaşam şartları sağlamaktadır. İzmir’in yoğun nüfus oranına sahip olmasının nedenleri arasında anlattıklarımızı sayabiliriz.
Anne ve babanızın ev alırken ya da kiralarken aradığı şartlar neler olabilir? Birlikte düşünelim:
1.Merkezde ya da merkeze yakın olması
2.Güneş giren, soğuk ve rüzgâr almayan bir konuma sahip olması
3.İş ya da okula yakın olması
4.Su, elektrik gibi temel ihtiyaçların karşılanıyor olması
5.Komşuluk ilişkilerinin, dostlukların iyi olduğu bir yer olması
6.Ulaşımın kolay olması
Bu şartların sayısını daha da artırmak mümkündür. İnsanlar evlerini seçerken aradıkları bu şartları elbette yaşayacakları yer içinde arayacaklardır. Eğer bulundukları yerde iklim yaşamı zorlaştırıyorsa, iş bulunamıyorsa, ulaşım güçlüğü var ise, temel ihtiyaçlar karşılanmıyorsa insanlar başka şehirlere yerleşmek isteyeceklerdir. İşte bu duruma kısaca göç olayı adını veriyoruz. Son yıllarda göçlere bağlı olarak, büyük şehirlerin nüfus yoğunluğu artmış, gecekondulaşma problemi gündeme gelmiştir.
İnsanlar doğal ortamın sunduğu her türlü olanağa muhtaçtırlar. Aldığımız nefesten, içtiğimiz suya ve beslenmemize kadar tüm temel ihtiyaçlarımızı bize veren doğadır. Ancak insanoğlu, doğadan bu ihtiyaçlarını karşılarken doğada bazı değişiklikler yapmak zorundadır. Yaşamı kolaylaştırmak ya da ihtiyaçları gidermek için yapılan bu değişiklikler gerekli olsa da bazılarının doğa üzerinde olumsuz etkileri vardır.
Çevremize bir bakalım. Hemen ilk anda gördüklerimiz yollar, binalar, parklar, elektrik direkleri… gibi insanlar tarafından yapılmış yapılardır. İşte bunlar doğanın değiştirilmesi sonucunda yapılmıştır. Elbette bu değişimler, yaşamak için kaçınılmazdır. Ancak bu değişimler gerçekleştirilirken yapılması gereken en önemli şey doğanın dengesini bozmayacak tedbirlerin de birlikte alınmasıdır.
Örneğin açılan bir fabrika ya da maden ocağı atıklar meydana getirecektir. Eğer bu atıklar kontrollü biçimde yok edilmez ise çevre ve su kirliliğine neden olacaktır. Bu örnekleri çoğaltabiliriz:
Arabalar ulaşımda vazgeçilmez bir kolaylık sağlarken egzoz dumanları benzin tüketimi ile doğayı olumsuz etkilemektedir.
Orman ve orman ürünlerini her alanda kullanan insanlar, ormanların yok olması tahdidi ile karşı karşıya kalmaktadır.
Trafik yoğunluğu, makineler, çeşitli çalışmalar da gürültü kirliliğinin başlıca sebepleridir. Strese, hastalığa neden olur.
Unutmamak gerekir. Doğaya yapılan her türlü olumsuz etkiden tüm canlılar nasibini alır. Doğanın dengesinin bozulması problemleri de beraberinde getirecektir.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder